«Yabancısı oldum; ama yalancısı olmadım hayatın...»

18 Haziran 2011 Cumartesi

Sönmesin bu AŞK

Bak Arkadaş, içindeki ateşin eksik olmasın hiç. Yanmazsan pişemezsin. Sen de bilirsin ki Hazret-i Molla öyle der. Pişmek için yanmak gerekir. Ama bu yakan ateş hangi ateştir? Onu bilmek gerekir. Bize lâzım olan ateş-i aşktır.


Öyle ki Hak Teâlâ birine aşk nasip edince gönlüne bir soğukluk nasib eyler. Bu soğukluk gönüle düşünce ateş sökün edip dimağa ulaşır. Fikrini, zikrini, lisânını yakar, kavurur ve dâhi aşk eder.


Âşık olan âdem, mevzu aşk olunca coşagelir ancak. Ah u vahlarla içindeki ateşi savurur. 
Bu âşığın cefresidir ki koklasan yanık bir buhurdur. 
Kimisinde ise kelâma dönüşür bu ateş ki satıra düşer, şiirlere dokunursan yanarsın.


Bu yangın gözden yaş düşürür, dilden söz düşürür, elden can ve dâhi gönülden kan düşürür. 
Her "ah" deyişte biraz daha körüklenir ki sönmesin. 
Sönmesin bu ateş arkadaş, bu aşkın hiç sönmesin.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder