"Bana veda eder gibi konuşuyorsun" dedi kadın.
Bunu telefonda söyledi adama. Yüzünü görebilseydi bu söylenenlerin veda sözleri olup olmadığını kolaylıkla anlayabilirdi ve fakat yüzünü görmüyordu işte.
Kadın yüzünü görseydi adamın hiçbir şey söylemesine gerek kalmadan ne düşündüğünü anlayabilirdi. Hep böyle oldu çünkü. Kafka öykülerinden kalma karmaşık sokaklardan birinde sürekli oturdukları o masada genelde susuyorlardı.
Uzun süre birbirlerinin yüzüne bakıp, birbirlerinin ellerine bakıp -o elleri tutmak neden bu kadar zor- birbirlerinin ellerine bakıp, susuyorlardı.
"Bana veda eder gibi konuşuyorsun" dedi kadın.
"Hayır" diye cevap verdi telefonun diğer ucundaki adam.
"Veda etmek için önce bir araya gelmek gerekir. Bu acımasız hayat sana veda edebilme şansını bile çok gördü bana."
Ağlamaya başladı kadın.
Çabuk ağlayan kadınları seviyor adam. Çabuk hüzünlenen kadınları, çabuk telaşa kapılan kadınları seviyor. Daha cümle bitmeden, son harf dudakların ucundan kopmadan gözleri yaşla dolan kadınları seviyor.
İkisi de kapattı telefonu.
Kadının epeyce gözyaşı dökeceğinden emin oldu adam.
...
(Tarık Tufan)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder