«Yabancısı oldum; ama yalancısı olmadım hayatın...»

1 Mart 2009 Pazar

Bir parça mutluluk alabilir miyim?

gönül, belki biraz buğulu…

lokmalar mı acı? bilemem…

hepsi düğüm düğüm boğazıma dizili.. zindanlara mühürler vurmuş aşk, tüm kapılar kapalı…

girip de uzanmak istediğim hangi yürek varsa, hepsi yaralı...
kimisi mazisine küskün, kimi de içten içe acılı…


bir güvercini tuttum, niyetim sevmekti!
gözümü karartan belki beyazlığı..
Affet beni narin yüreklim!

bu bencilliğim, gönlümün sevdaya açlığı...
ellerimin titrediğini farkettim, bir de gözlerimdeki yaşları...

çok değil!!!

bir parça mutluluk isteyecektim...

belki de şanslı değilim, ya da tamamen bahtımın karalığı...
çareler tükendiğinde aradım...
yoktu bir kapı aralığı...

eğer bir demden sığabilseydi yüreğim, belki de olmayacaktı bu kadar ağrılı…
iniltilerle fısıldayan, sessiz nidalarımın bu çığlığı..

benim kulaklarım dayanamazken, nedir senin bu yüreğinin sağırlığı?
ağlamaya özenmek neymiş? sanki saplamak tene bıçağı…

özlem işte o!
işte o, tenin cektiği acı…

ellerim tirek, ama gönlüm aç, gözüm karalı...
çok değil, yeterdi bana bir parça da olsa mutluluğun kırıntıları….

karamsar diye nitelendirdiler, kimi de akıl kıtlığı... hiçbiri yürekli değildi, demek için ölüm hastalığı…

ölüm karanlık belki…

belki de insanı çeken bu karanlığı…

ya da kalabalık içinde yalnızlıktan bıkanlara, özletittiğinden gerçek yalnızlığı…

çok üşüdüğümü hissettim…

evet! evet çok üşüdüm…
Çok değil be tipi yüreklim! çok değil... senden istediğim, damla kadar vefaydı…
çok özlemişti belli ki yüreğim mutluluğu…

belki de bu günlerde gülmek için bir nedenin yokluğu…

Şimdi;
bir parça mutluluk alabilir miyim…?
yanlış anlamayın…
pahası neyse öderim canımda olsa karşılığı…


Selam ve Dua ile…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder