«Yabancısı oldum; ama yalancısı olmadım hayatın...»

31 Temmuz 2012 Salı

Her şey yalan, tek gerçek: ölüm.

Kendilerini bulunmaz Hint kumaşı zannedenler(!)

Rakip tanımayıp başkalarına hayat hakkı
vermeyenler(!)
Kabristanın önünden geçerken şunu
çok düşünsünler:

"Burası bir zamanlar kendilerini vazgeçilmez sayan
insanlarla doludur."

( Necmettin Şahinler / Aynasını Arayan Adam )

Tevekkül...

Sevinmek ya da yerinmek için gaybı bilmek gerek.
T e v e k k ü l, iyidir...

( Tarık Tufan )

Fark var!

Nankör derki ; "Ey Allah'ım, ben bunu hakedecek ne
yaptım?"

Şükür ehli derki; "Ey Allah'ım, ben bunu hakedecek
ne yaptım?"

"Her şeyimiz" ve "Hiçbir şeyimiz"

Anne karnındaki bebeğin sahip olduğu en önemli
varlığı, göbek kordonudur. Bebeğin beslenmesi,
gelişip büyümesi, göbek kordonuna bağlıdır. Onun
için hayati önem taşır. Bebeğin anne karnındayken
gözü, kulağı, ağzı, elleri, ayakları vardır; ama bebek,
göbek kordonunu kendisinin "her şeyi" olarak görür; çünkü diğer organlara anne karnında ihtiyacı
yoktur. Bebek dünyaya geldiğinde, "her şeyim"
dediği göbek kordonu çöpe atılır, artık onun "hiçbir
şeyi" olur, organları "her şeyi" olur.

Aynen bu
örnekteki gibi biz de bu dünyadaki işlerimizi,
eğlenceyi; yani bu dünyayı "her şeyimiz" olarak görüyoruz. Namaz, oruç, hac, zekat, sadaka gibi
bütün ibadetlerin bize şu anda faydası yokmuş gibi
düşünüyoruz. Şu anda "her şeyimiz" zannettiğimiz
dünya işlerimiz, dünya hayatı bittiğinde, "hiçbir
şeyimiz"; ama ahirete gönderdiğimiz ibadetlerimiz
"her şeyimiz" olacak. Aynen bebeğin durumu gibi...

(Vehbi Karataş - Niçin Namaz)